top of page

Suçlu Psikolojisine Kısa Bir Bakış

  • azrashnky
  • 6 Eyl
  • 5 dakikada okunur

Her birey, güvenli ve sağlıklı bir toplumda yaşama hakkına sahiptir. Suç kavramı ise güvenli ve sağlıklı bir toplumun önündeki en büyük büyük engeldir. Suç bir veya birden fazla kişinin işlediği kanunun ve ahlakın uygun görmediği fiillerdir. Bir toplumdaki suç oranlarının artması bir şeylerin yanlış gittiğine dair bir işarettir. Bu yanlışlık gerek yasalardan ve adalet sisteminden gerek toplum psikolojisinden ve ahlaki çürümeden gerek ekonomik vb. sebeplerden kaynaklanıyor olabilir.


Bir bireyin davranışları sadece kendi hayatını etkiliyor olarak gözükse de kollektif olarak tüm toplumu etkiler. Bireyin her bir davranışının altında yatan bir duygu vardır ve bunun çözümlenmesi hem bireyin psikolojisini hem de işlenen suçu anlamamıza yardımcı olur.

Kişiyi suç işlemeye iten psikolojik nedenlerden biri ego-süperego çatışmasıdır. Ego kişiye hedeflediği noktaya nasıl gerçekçi bir şekilde ulaşabileceğini söylerken, süperego kişiye ahlaki olarak rehberlik eder. Kişinin içinde bu çatışmanın olması ve egonun ağır basması kişiyi suç işlemeye sevk eder.


Bir diğer neden kişinin bulunduğu durum içinde kötü duygularını kontrolsüz bir şekilde açığa çıkarmasıdır. İyi veya kötü tüm duygular her insanda bulunur. Sadece her duygu her zaman açığa çıkmaz. Bir duygunun açığa çıkması için o duygunun açığa çıkmasını sağlayacak olan durumun gerçekleşmesi gerekir. Bu durum gerçekleşmeden ilgili duygu uykudadır ve durum gerçekleştiğinde açığa çıkar. Örneğin öfke duygusu, kişiyi öfkelendirecek bir durum olmadığı sürece ortaya çıkmaz ve o kişi sakindir. Ne zaman ki durum meydana gelir kişideki öfke duygusu açığa çıkar. Mustafa Tören YÜCEL bu konu ile ilgili herkesin potansiyel bir suçlu olabileceğini söyler: “Bu soruya verilebilecek cevap ‘ben ve siz’ biçiminde olmakla beraber, fazla telaş etmeye gerek yoktur. Sizi adam öldürme, müessir fiil, hırsızlık ve ırza geçme suçlarıyla itham etmiyorum… Taslak halinde bir suç eğilimli kişilik, en olgun insanda bile söz konusudur. Alkol, kıskançlık, gereksinme, duygusal gevşeme, teşvik gibi çeşitli etkenler en doğru insanda bile bunu körükleyebilir ve vicdan dizginini gevşetmek suretiyle nefis yargısını zayıflatabilir.” (Yücel, 1986, s.14)


Hukuki açıdan baktığımızda kanun koyucu bazı ruhsal durumları birey-toplum dengesini gözeterek farklı ceza gruplarına dahil etmiştir. Bazılarına nitelikli hallerde yer vererek cezasını arttırmış, bazılarına indirim öngörmüş ve bazılarının cezasında oynama yapmayarak fail ile aynı cezai sorumluluğa tabi tutmuştur.


Bunlardan bazılarına kısaca değinelim:


ree

Azmettirme

Sigmund Freud’un söylemine göre kişi hiç yapmayacağı bir davranışı yani zihninde yapmaya ilişin herhangi bir düşünce olmayan, yapmak aklından bile geçmeyen davranışı başkasının telkinleri altında yapabilir. “Bir telkinin etkisi altındayken kişi, karşı konulmaz bir tez canlılıkla belirli birtakım eylemleri yerine getirme işini üstlenecektir. (Freud,2023, s.13)


Hukuk sistemimiz de bununla bağlantılı olarak azmettirme kurumunu düzenlemiştir. Azmettirme, kişinin bir başka kişi tarafından ikna edilmesi sonucu suç fiilini gerçekleştirmesidir. Yani kişinin aklında suç işlemeye dair herhangi bir düşünce yoktur ama başka bir kişi tarafından aklına bu fikir sokulmuştur. Bu para teklif etmek veya telkinde bulunmak şeklinde olabilir. kişi başkasının telkini altında suç işlemiş olsa bile kanun koyucu onu cezadan muaf tutmamış hatta azmettiren kişiyi de cezalandırmıştır.


Madde 38- (1) Başkasını suç işlemeye azmettiren kişi, işlenen suçun cezası ile cezalandırılır. Ceza Kanunumuzun 38.maddesine göre azmettiren kişi de telkin altında bıraktığı, ikna ettiği kişi gibi aynı cezaya tabi tutulur


Haksız Tahrik


Haksız tahrik ceza hukukumuza göre ceza sorumluluğunu azaltan bir nedendir. Yukarıda da ifade ettiğim gibi herkesin içinde iyi ve kötü duygular vardır. İlgili durum ortaya çıktığı zaman bu duygular uyanır ve açığa çıkarlar. Kanun koyucu kanunları yaparken bireyden, birey psikolojisinden ve toplumdan ayrı kanunlar yapamaz, tüm bunları da dikkate alarak kanunlar yapmak zorundadır. Dolayısıyla suç tiplerini düzenlerken kişinin o an içinde bulunduğu psikolojik durumu da dikkate almıştır.


Haksız tahrik, kişinin karşısındakinin haksız fiillerinden dolayı şiddetli bir elem ve gazap duygusu içinde olmasıdır. Failin daha önceden suçu işleme gibi bir düşüncesi yoktur fakat o anki psikolojik durumun içinde bunu yapmıştır. haksız tahrik indirimi yanlış kullanılabilecek bir indirimdir. bu indirim her olaya uygulanamaz. Uygulanabilmesi için karşıdaki kişinin gerçekten kanuna ve ahlaka uymayan davranışının olması ve bu davranışın şiddetli bir şekilde elem ve azap duygusuna neden olması gerekir. “İnsanın dış dünyaya yansıyan davranışlarını esas alan ceza hukuku, onun davranışlarında iç dünyasının, o anki ruh hâlinin ve genel psikolojik özelliklerinin önemi bulunduğunu kabul ederek bu psikolojik durumlara belli bir hukuki değer vermektedir. Bu itibarla modern ceza hukuku sadece işlenen suçu değil, suçun işlenmesinde etkili olan nedenleri göz önünde bulundurarak cezalandırma yoluna gitmektedir (Devrim Aydın, Yeni Türk Ceza Kanunu’nda Haksız Tahrik, AÜHFD, 2004, C. 54, s.225.). Haksız hareketin kişi üzerinde ve onun psikolojik aleminde bir tepki doğuracağını kabul eden modern ceza hukuku, failin bu durumunu değerlendirmekte, cezai sorumluluğunu azaltan bir sebep olarak görmektedir. Failin bu subjektif durumuna önem veren çeşitli ülkelerin ceza kanunlarında, failin cezasında belli oranlarda indirim yapılması esası kabul edilmiştir (M. Muhtar Çağlayan, Yargıtay İçtihatları Işığında Haksız Tahrik üzerine Bir İzah Denemesi, Adalet Dergisi, Ocak –Şubat, 1982, S.1, s.14.)

(…) Bu bilgiler ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;…önceden haber vermeden iş yerinden ayrılan sanık …’in, çalıştığı günlerin ücretini hemen almak istemesi, inceleme dışı davanın katılanı …’ün ise sanığa belli bir süre sonra ücretini ödeyebileceğini belirtmesinden ibaret işçi-işveren ilişkisinden kaynaklanan ve çözüm mercisi hukuk mahkemeleri olan uyuşmazlığın haksız tahrik olarak kabulünün mümkün olmaması, sanık …’in alacağını istemek için iş yerine geldiğinde “Sana büyük zarar vereceğim” diyerek tehdit ettikten sonra …’ün boğazına sarılarak dışarı çıkarmaya çalışması karşısında ilk haksız hareketin sanıktan kaynaklanması, sanığın elinde çakı bıçağı olduğunu gören ve ağabeyi …’ü sanığın elinden kurtarmak isteyen katılan …’nin ise, elindeki fırça sapıyla sanığın eline vurmasının da etki-tepki dengesini sanık lehine değiştirmeyecek ölçüde orantılı bir müdahale olması karşısında; ilk haksız hareketin sanıktan kaynaklandığı anlaşıldığından sanık hakkında haksız tahrik hükmünün uygulanma koşullarının oluşmadığı kabul edilmelidir.” (Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2017/362 E. , 2021/88 K.)



ree

Kasten öldürmenin canavarca hisle ve eziyet çektirerek işlenmesi


Kanun koyucu canavarca hisle ve eziyet çektirerek birini öldürmeyi nitelikli hal olarak düzenlemiş ve cezasını arttırmıştır. Her ne kadar canavarca his kişinin o anki ruhsal durumunu yansıtsa da bu etki-tepki dengesini fazlasıyla bozan bir durumdur. Karşısındaki kişinin haksız bir fiili yokken veya haksız fiili olsa dahi kişinin etki-tepki dengesine aykırı olarak içindeki kötü duyguyu ölçüsüz, kontrolsüz ve aşırı derecede açığa çıkarıyor olması birey ve toplum için tehlikeli bir durumdur. Bundan dolayı kanun koyucu bu psikolojik durumu nitelikli hal olarak düzenleyerek cezasını arttırmıştır.

Kişinin zaten ruhsal hastalıklara (şizofreni, psikopat, akıl hastalıkları) sahip olması, dışarıya karşı daha hassas hale getireceği için bu kişilerin suç işlemeye yönelmesi daha kolaydır.

Kişinin kötü bir çevrede yaşıyor olması içindeki kötü duyguların daha kolay açığa çıkmasına ve kötü kişiler tarafından suç işlemeye teşvik edilmesine neden olacağı için o kişinin suç işlemesi daha kolay hale gelecektir.


Yukarıda bahsettiğim bilgiler ışığında, kişiyi suç işlemeye iten nedenlerden biri psikolojik nedenlerdir. Hukuk sistemleri yasalar yaparken birey-toplum dengesini gözetmek ve kişilerin içinde bulunduğu ruh hallerini dikkate almak durumundadır. Fakat bu durum kişilerin bahanesi olmamalıdır. Kişi her zaman duygularını kontrol etmek ve iyi duyguları açığa çıkarmak için çabalamalıdır. Kanun koyucu bazı ruh halleri için cezai indirim bazı ruh halleri için ceza arttırımı öngörmüştür. Bu durumun kötüye kullanılmaması için de hangi durumlarda hangi cezai indirimin uygulanabileceği madde gerekçesinde belirtilmiştir. Toplumdaki suç oranlarının azalmasını istiyorsak diğer etmenlerin yanında suç işleyen kişilerin psikolojik tahlilleri de yapılarak gerekli önlemler alınmalıdır.


Bir sonraki yazımda mağdur psikolojisi ile ilgili araştırmalarımı paylaşacağım.


(yargıtay kararlarına yargıtay kararları sayfasından ulaşabilirsiniz.)




Azra Şahinkaya







kaynakça


Berktaş, Ş. (2025). Dostoyevski’nin Budala eseri ışığında edebi eserde suç ve suçlu profili. Adli Bilimler ve Suç Araştırmaları Dergisi, 7(1), 67-85.


Küçükay, A. (2019). Suç önleme stratejileri ve güvenlik politikalarına psikolojik bir bakış. Türkiye Adalet Akademisi Dergisi (TAAD), 11(38), 343-372.


Yücel, M. T. (1986). Kriminoloji, Suç ve Ceza, Adalet Teşkilatını Güçlendirme Vakfı Yayını.















 
 
 

Yorumlar


Yazı: Blog2 Post
bottom of page