top of page

Kadına Karşı Cinsel Şiddet (TCK.m.102 ve m.105)

  • azrashnky
  • 31 Ağu
  • 5 dakikada okunur

Şiddet, bireyin içindeki öfkesinin veya sağlıksız duygularının fiilen dışa vurumudur. Son zamanlarda birçok nedeni olmakla beraber şiddet vakaları fazlasıyla artmıştır. Artan bu vakalar dünya genelinde bir tehdit yaratarak şiddet kavramının daha dikkatli incelenmesini ve buna karşı tedbirler alınmasını gerektirmiştir.


Bir halk sağlığı problemi olarak şiddet; Dünya Sağlık Örgütüne göre toplumda yer alan birçok grubun genel bir problemi haline gelmiştir. Kadınlar, çocuklar, hayvanlar, engelliler, yaşlılar, meslek grupları, azınlık gruplar şiddet probleminden muzdariptirler.


İleride bir yetişkin olarak toplumda ebeveynlik, meslek grupları ve sosyal yaşam içinde rol alacak bireylerin sağlıklı ve doğru yetiştirilmesi oldukça önemlidir. Bir bireyin sağlıklı yetişmesi kendi mental sağlığı, hayatı ve sosyal çevresi için faydalı olacağı gibi bir toplumun ileriye gitmesi ve sağlıklı, güçlü bağları olan bir toplum olması için de faydalı olacaktır. Bundan dolayı şiddet kavramının incelenmesi gereken ilk yer aile içi şiddet ve özellikle kadına karşı şiddettir. Bakıldığında kadına uygulanan şiddet, her ne kadar tek bir birey olan kadına uygulanmış gibi görünse de; direkt veya dolaylı pek çok mağdur oluşturmasıyla toplumun geniş bir şekilde mağdur olmasına yol açmaktadır. (Doğan, n.d.)

ree

 Bu yazımda kadına karşı şiddeti ve şiddetin bir türü olan cinsel şiddeti ele almak istiyorum. Özellikle hukuki yönünü ele alarak bununla ilgili kanun maddeleri, ilgili yargıtay kararları ve önemli noktalar hakkında bilgiler vermek istiyorum.


CİNSEL SALDIRI VE CİNSEL TACİZ SUÇLARI

Kadınlar açısından incelediğimizde her iki suç tipi de kadınlara karşı işlenen en sessiz şiddet türleridir. Çünkü bu suçlar genelde herkese açık alanlarda işlenmez. Daha tenha, kimsenin olmadığı alanlarda işlenir. Bu kısım maalesef yargılamada delil bulma konusunda sıkıntı yaşanıldığı kısımdır. Hatta yargılama öncesinde suçun ortaya çıkmasının önündeki en büyük engeldir. Çünkü kadınlar toplum onları yargılar, kimse onlara inanmaz veya fail tarafından bir zarara uğratılır düşüncesi ile bunu çoğu kez anlatmazlar. O yüzden kadınlara karşı yapılan en sessiz ve korkutucu şiddet türü cinsel şiddettir. 


Yargıtay bir görüşünde de bu tür davalarda delil ve tanık bulmanın zor olduğunu ve bundan dolayı zor da olsa hakimin bazı hususlara dikkat ederek vicdani kanaatine göre karar verdiğini belirtmiştir: “Vicdani kanaatin oluşmasında en zor yan, tanık, ek delil olmayan, sanıkla mağdurun yüz yüze olduğu zamanda olan suçlara ilişkin olanlardır. Bu suçlarda öncelikli deliller, beyanlar olduğu için, vicdani kanaate ulaşmak için beyanlardaki çelişkiler, eksik noktalar, olaya ilişkin ifade örüntüsünün eksikliği, mağdurun beyanlarındaki iddialarının olay ile uygun olup olmaması, sanık ile aralarında husumet olup olmadığı, iftira atmasını gerektiren bir anlaşmazlık ihtimali değerlendirilerek vicdani kanıya ulaşılır” (Yargıtay 14. Ceza Dairesi 21.10.2019 tarihli, 2016/7761 E. ve 2019/11837 K.)


Yukarıdaki sebeplerden dolayı son dönemde medyada yer alan ifşa silsilesi oldukça anlaşılabilir ve gereklidir. Çünkü kadınlar anlatmaktan zaman zaman korkarlar ama bir kadın bu mücadeleyi kendi içinde kazanıp açığa çıkardığında diğer kadınlara cesaret verir ve yapılanlar ifşa olmaya başlar. Bu durum bu suç tipinin önlenmesi ve daha sağlıklı bir toplum olması için gereklidir.


Her iki suç tipinin en temel noktası mağdurun RIZASININ OLMAMASIDIR. Rıza unsuru her iki suç tipinde de bulunmadığı için kişinin vücut dokunulmazlığını korumak adına rıza göstermemesi HAKSIZ TAHRİK OLARAK DEĞERLENDİRİLMEMELİDİR.


Cinsel saldırı

Madde 102- (1) Cinsel davranışlarla bir kimsenin vücut dokunulmazlığını ihlal eden kişi, mağdurun şikayeti üzerine, iki yıldan yedi yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(2) Fiilin vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle işlenmesi durumunda, yedi yıldan on iki yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Bu fiilin eşe karşı işlenmesi halinde, soruşturma ve kovuşturmanın yapılması mağdurun şikayetine bağlıdır.

(3) Suçun;

a) Beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı,

b) Kamu görevinin veya hizmet ilişkisinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle,

c) Üçüncü derece dahil kan veya kayın hısımlığı ilişkisi içinde bulunan bir kişiye karşı,

d) Silahla veya birden fazla kişi tarafından birlikte,

İşlenmesi halinde, yukarıdaki fıkralara göre verilen cezalar yarı oranında artırılır.

(4) Suçun işlenmesi sırasında mağdurun direncinin kırılmasını sağlayacak ölçünün ötesinde cebir kullanılması durumunda kişi ayrıca kasten yaralama suçundan dolayı cezalandırılır.

(5) Suçun sonucunda mağdurun beden veya ruh sağlığının bozulması halinde, on yıldan az olmamak üzere hapis cezasına hükmolunur.

(6) Suç sonucu mağdurun bitkisel hayata girmesi veya ölümü halinde, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına hükmolunur.

Denmektedir.


Türk Ceza Kanunu’nun yukarıdaki maddesinin ilk fıkrası suçun temel halidir. Bu fıkrada yer alan fiil kişinin şehvetini tatmin edecek derecede vücut dokunulmazlığını ihlal etmek suretiyle kişinin vücut dokunulmazlığı hakkının tehlikeye düşürülmesidir. Bu tür davranışlar cinsel ilişki boyutuna ulaşmaz. “Katılanın olay günü parkın içerisinde bankta oturduğu sırada sanığın yanına gelerek oturduğu, içmekte olduğu birayı katılana uzatarak içmesini teklif ettiği, katılanın istemediğini söylemesi üzerine, sanığın katılanın ellerini kendi elleri arasına aldığı daha sonra şehvet hissi ile pantolonun dışından poposunu okşadığı, bunun üzerine katılanın, sanığı ittirerek ayağa kalktığı, sanığın katılana evine gidebileceklerini, evi istemezse tenha bir yerde ilişkiye girebileceklerini söylediği, katılanın reddetmesi üzerine elindeki bira şişesini kırarak koluna sürtüp basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek şekilde yaraladığı şeklinde gerçekleşen olayda; sanığın katılana karşı sübuta eren eyleminin 5237 sayılı Kanun’un 102/1-1. cümlesinde düzenlenen cinsel saldırı suçunu oluşturduğu gözetilerek hüküm kurulması gerekirken suç vasfının tayininde yanılgıya düşülerek sarkıntılık suretiyle cinsel saldırı suçundan mahkumiyet kararı verilmesi hukuka aykırı bulunmuştur.” (Yargıtay 9. Ceza Dairesi 2021/11687 E. , 2024/9556 K.)



 Takibi şikayete bağlıdır yani soruşturma açılabilmesi için mağdurun şikayeti gerekmektedir. İkinci fıkraya göre eğer bu ihlal cinsel ilişki boyutuna varırsa bu suçun nitelikli halini oluşturur bundan dolayı faile verilecek ceza daha ağır olacaktır.


Sonraki fıkralarda Cinsel saldırı suçunun; beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı,  kamu görevinin veya hizmet ilişkisinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle, üçüncü derece dahil kan veya kayın hısımlığı ilişkisi içinde bulunan bir kişiye karşı, silahla veya birden fazla kişi tarafından birlikte işlenmesi olmak üzere dört tane nitelikli hali bulunmaktadır.


Evlilik birliği içerisinde her ne kadar eşlerin sadakat yükümlülüğü bulunsa da her iki tarafın haklarını korumak adına bunun bir sınırı olmalıdır. Eğer bir eş, diğer eşin rızası olmaksızın taciz boyutuna varan fiilleri gerçekleştiriyorsa m.102 cinsel saldırı suçu gerçekleşmiş olur. Takibi mağdur olan eşin şikayetine bağlıdır.


Cinsel taciz

Madde 105- (1) Bir kimseyi cinsel amaçlı olarak taciz eden kişi hakkında, mağdurun şikayeti üzerine, üç aydan iki yıla kadar hapis cezasına veya adlî para cezasına hükmolunur.

(2) (Değişik: 29/6/2005 – 5377/13 Md.) Bu fiiller; hiyerarşi, hizmet veya eğitim ve öğretim ilişkisinden ya da aile içi ilişkiden kaynaklanan nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle ya da aynı işyerinde çalışmanın sağladığı kolaylıktan yararlanılarak işlendiği takdirde, yukarıdaki fıkraya göre verilecek ceza yarı oranında artırılır. Bu fiil nedeniyle mağdur; işi bırakmak, okuldan veya ailesinden ayrılmak zorunda kalmış ise, verilecek ceza bir yıldan az olamaz.

Denmektedir.


Cinsel taciz suçu, cinsel saldırı suçundan farklı olarak kişinin bir başka kişiyi bedensel temas olmadan taciz etmesidir. Bu fiillere örnek olarak bedeni hakkında sözlü bir şekilde laf atma veya mesajlar gönderme gösterilebilir. “Katılanın aşamalarda istikrarlı olan samimi anlatımları ve dosya içeriğine göre, sanığın, önceden tanımadığı katılanın, telefonuna aşk sözlerini içeren müstehcen mesajlar gönderdiği, mesajların bir kısmının mağdure tarafından silinmiş olması ancak, ifade tutanağı ile tespit edilen, güneş herkes için doğar ay ise gece uyumayanlar için, sen bu gece uyuma o gözlerine ben bu gece ay olacağım ve yalnız senin için doğacağım bir tanem’ sözleri cinsel taciz suçunu oluşturmaktadır.“ (Yargıtay 14. Ceza Dairesi, 16.02.2012 T., 2012/5731 E.,2012/1824 K)


 Bu suç tipinde özel kast olarak failin cinsel amaçlarla taciz fiilini gerçekleştirmesi aranır. Cinsel taciz niteliğinde olan mesajların farklı zamanlarda birden fazla kez mağdura atılması veya sözlü olarak söylenmesi halinde zincirleme suç hükmü uygulanır. “sanığın, 25.12.2005 tarihinde okula gitmekte olan mağdurenin yolunu kesip yanına geldikten sonra “ben senden vazgeçemiyorum, anlasana!” dediği, ardından, 27.12.2005 tarihinde yürüyen mağdurenin arkasından gelerek “Yanıma gel, yanıma!”  şeklindeki sözleri zincirleme şekilde cinsel tacizdir.” (Yargıtay, 2014/347 E., 2017/476 K.14.11.2017 T)


 İlk fıkrada yer alan suçun temel halinin işlenmesi halinde takibi şikayete bağlıdır ve şikayet süresi 6 aydır. İkinci fıkrada yer alan nitelikli halleri savcılık tarafından Re ’sen kovuşturulur. Zamanaşımı süresi 8 yıldır.


(yargıtay kararlarının tamamına yargıtay kararları sayfasından ulaşabilirsiniz.)




Azra Şahinkaya




Kaynakça


1-     Doğan, B. (n.d.). TCK Madde 102 Cinsel Saldırı Suçu. Baran Doğan Hukuk Bürosu. https://barandogan.av.tr/blog/mevzuat/tck-madde-102-cinsel-saldiri-sucu.html

 

2-     Karagün, E. (2024). Toplumsal şiddet, aile ve kadın. Şura Akademi Dergisi, 7, 23-34.


3- Türk Ceza Kanunu

















 
 
 

Yorumlar


Yazı: Blog2 Post
bottom of page