Bir Toplumun Yaşam Hakkını Elinden Almak: Filistin Soykırımı
- azrashnky
- 25 Ağu
- 4 dakikada okunur
Yine son dönemlerde haberlerde sık sık görüntülerine şahit olduğumuz bir konu üzerinde durmak istiyorum. Aslında son dönemlerde dediğime bakmayın eski zamanlardan beri yaşanan bir problem olmasına rağmen, insanların işin ciddiyetini daha yeni farkına vardığı ve yeni görünür olan bir problem bu: Gazze’de yaşanan Soykırım ve savaş suçları…
Bu suçların neler olduğundan ve orada yaşanan felaketin hukuki yönünden tabiki de bahsedeceğim fakat ondan önce orada yaşananların ciddiyetini daha iyi kavramalıyız. Neler oldu, ilk ne zaman görünür hale geldi ve bu süreçte hangi vicdani hükümler ihlal edildi bunlardan bahsetmek istiyorum.
İlk olarak Filistinli militan grup Hamas’ın İsrail’e yönelik saldırısı ve İsrail’in buna karşılık vermesi ile bu mesele başladı. Aslında dediğim gibi geçmişten beri İsrail’in Filistin’e yönelik özellikle dini günlerde saldırıları oluyordu. Ama Hamas’ın saldırması ile İsrail meşru müdafaa hakkından bahsederek Filistin’e saldırdı. Fakat bu saldırıların ardı arkası kesilmedi ve gün geçtikçe şiddetini arttırdı. Daha önceleri İsrail Filistin’e küçük çaplı saldırılar düzenlemiş olmasına rağmen meşru müdafaa kavramına sığınarak yapmayı planladığı zulümlere zemin hazırladı.
Netenyahu “savaştayız ve kazanacağız” ifadelerinin ardından savaş kurallarına uymayan ve insanlık dışı hareketlerde bulundu ve bu da yetmediği gibi bazı devletlerden destek de gördü. Şuan İsrail; Hastaneleri, okulları bombalıyor, kullanmaması gereken ağır kimyasal silahları kullanıyor, Filistin’e giden yardımları engelleyerek en temel insani unsurlardan yoksun bırakıyor, su, yiyecek, elektrik, tıbbi malzemeler vb. unsurlar şu an Filistin’de neredeyse yok durumda. OLAYIN BAŞLAMASINDAN BUGÜNE KADAR BİNLERCE KİŞİ FİLİSTİN’DE HAYATINI KAYBETTİ, HALA YAŞAYAN KİŞİLER DE KENDİLERİNE AİT HAYATLARINI, VATANLARINI VE YAKINLARINI KAYBETTİ.

İşte yukarıda bahsetmiş olduğum nedenlerden dolayı yaşanan bu olayın hukuki yönüne baktığımızda “SOYKIRIM ve SAVAŞ SUÇLAR” ı olduğunu görüyoruz.
Soykırım ve Savaş Suçları
Birini öldürdüğünüzde o kişinin yaşam hakkını elinden alırsınız, bir topluluğu öldürdüğünüzde ise o topluluğun bir bütün olarak yaşam hakkını elinden alırsınız. Birleşmiş Milletler de soykırımı ilk defa bir suç olarak kabul ederken aynen bu şekilde ifade ediyor:
“Cinayet nasıl birey olarak insanların yaşam hakkının (right to life) inkârıysa, soykırım da bütün bir insan grubunun varoluş hakkının (right of existence) inkârıdır. Böylesine bir inkâr insanlığın tamir edilemeyecek şekilde vicdanını sarstığı gibi bu insan gruplarının insanlığa yaptığı kültürel ve diğer katkıları en büyük bir biçimde zarara uğratır, ayrıca ahlak kanunları ile Birleşmiş Milletler ’in ruhuna ve amaçlarına tamamıyla aykırıdır.”(BM Genel Kurulu (BMGnK)’nun 11 Aralık 1946 tarih ve 96(I) sayılı kararı)
Soykırım; ırka, dine, siyasi görüşe veya etnik kökene bağlı özelliklere dayanan bir grubun bilerek ve isteyerek, düzenli bir biçimde ortadan kaldırılmasıdır. Bu suç tipi; uluslararası toplumun barışını, güvenliğini, huzurunu ve gelecek nesillere bırakılmak istenen mirasları tehdit eden en ciddi suç tipidir. Özel kastla işlenir çünkü ulusal, etnik, ırki ya da dini bir grubu kısmen veya tamamen yok etmek amacıyla işlenmesi aranır.
Uluslararası mevzuatta soykırım suçunun önlenmesi ve cezalandırılması sözleşmesi mevcuttur. Soykırım suçu ile mücadelede en önemli dayanaktır. Bu sözleşme imzalayan imzalamayan her devlet için bağlayıcıdır çünkü bu yükümlülük her devletin uyması gereken yükümlülüktür.
Soykırımın önlenmesi ve cezalandırılması sözleşmesi madde 6 soykırım:
Bu tüzüğün amaçları bakımından “soykırım”, ulusal, etnik, ırki ya da dini bir grubu kısmen veya tamamen yok etmek amacıyla gerçekleştirilen aşağıdaki eylemleri kapsamaktadır:
(a) grup üyelerini öldürmek;
(b) grup üyelerine ciddi bedensel ya da ussal zarar vermek;
(c) fiziksel olarak kısmen ya da tamamen yok etmek kastıyla, grubu ağır yaşam koşullarına U
(d) grup içinde doğumları önlemeye yönelik tedbirler koymak;
(e) grup içindeki çocukları zorla bir başka yere nakletmek.
Şeklinde ifade edilmektedir. Türk Ceza Kanunu madde 76’da da bunlara ek olarak:
(2) Soykırım suçu failine ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilir. Ancak, soykırım kapsamında işlenen kasten öldürme ve kasten yaralama suçları açısından, belirlenen mağdur sayısınca gerçek içtima hükümleri uygulanır.
(3) Bu suçlardan dolayı tüzel kişiler hakkında da güvenlik tedbirine hükmolunur.
(4) Bu suçlardan dolayı zamanaşımı işlemez.”
Denmektedir. Her ne kadar bizim kanunumuzda tüzel kişiler bakımından güvenlik tedbiri uygulanır dense de burada özel hukuk tüzel kişileridir. Devlet hakkında güvenlik tedbirine hükmolunamaz. Fakat uluslararası adalet divanı soykırım yükümlülüklerine uymayan devletleri sorumlu tutabilmektedir.
ULUSLARARASI CEZA MAHKEMESİNİN TUTUKLAMA KARARI
Uluslararası ceza mahkemesinin kurucu belgesi niteliğindeki roma statüsünde 124 ülke vardır. Fakat İsrail bu statüye üye değildir. Ama Uluslararası ceza mahkemesi Netanyahu hakkında Filistin’de işlediği soykırım ve savaş suçlarından dolayı tutuklama emri çıkarttı. Bu durumda ne olacak? Bu da şu anlama geliyor: Netanyahu bu statüye üye ülkelerden birine ziyarette bulunduğunda, bu ülkelerden birine ayak bastığında tutuklanıp mahkemeye gönderilebilecek. Fakat maalesef ki her şey teoride olduğu gibi değil çünkü işin içine politika ve siyasi unsurlar da giriyor dolayısıyla tutuklanma ihtimali gerçekten düşük.

Tutuklama emirlerinin İsrail'in uluslararası itibarına, Netanyahu ve Gallant'a ve özellikle de İsrail'in Gazze'deki saldırılarını "iyinin ve kötünün savaşı" diye sunma çabalarına büyük bir darbe vurduğuna şüphe yok. Filistinliler, özellikle GAZZELİLER İSE İSRAİL'E KARŞI SAVAŞ SUÇLAMALARININ BİR PARÇA AĞIRLIĞI OLAN BİR ULUSLARARASI KURUMDA KARŞILIK BULMASIYLA HAK YERİNİ BULMUŞ GİBİ HİSSEDİYOR. (BBC)
Daha önce de dile getirdiğim gibi bugüne kadar Filistin’de binlerce kişi öldü. Yaşayanların ise artık bir hayatları yok. Ne yiyecekleri var ne suları var ne de elektrikleri. GAZZE KARANLIĞA BÜRÜNMÜŞ DURUMDA, BİRAZ ADALET ONLARI AYDINLATACAK AMA KİMSE ONLARIN SESİNİ DUYMUYOR.
İsrail devleti tarafından kimyasal silahlar, robot silahlar kullanılıyor ve bu tür silahlar Cenevre sözleşmesine göre yasak. İsrail tüm uluslararası toplumun gözü önünde savaş suçu işliyor.
Bu yazımı hukuki yönü kısa tutarak daha çok onlara karşı yapılan adaletsizliklere değinerek yazmak istedim. Çünkü bu konuyu ne kadar iyi anlarsak, ne kadar bilinçli bir gözle bakarsak sonraki süreçlerde yapılmaya devam edilen adaletsizliklere o kadar sesimizi çıkarabiliriz.
SOYKIRIM, bir topluluğa karşı işlenebilecek en zalimce suçtur. Bir topluluğun yaşam hakkını, gelecek nesillerini ellerinden almak, çocukların yaşaması gereken çocukluğa engel olmak tarifsiz bir kötülüktür.
Azra Şahinkaya
kaynakça
İnan, R. B. (2023). Uluslararası ceza yargılamalarında insanlığa karşı suçlar ve soykırım suçu. Eskişehir Barosu Dergisi, (2023/1), 66–84. file:///C:/Users/USER/Documents/uluslararas%C4%B1%20ceza%20sunum/eski%C5%9Fehir%20barosu%20dergisi%20soyk%C4%B1r%C4%B1m.pdf




Yorumlar