Avukatın Haksız Azli ve Baroya Şikayet Edilmesi
- azrashnky
- 5 Eki
- 2 dakikada okunur
Avukatın haksız yere baroya şikayet edilmesi
Avukat müvekkilinin haklarını ve menfaatlerini iyi bir şekilde savunmak, mesleğini özenle ve etik değerlere uygun bir şekilde yürütmek ve müvekkilinin gizli bilgilerini saklamak zorundadır.
Aksi takdirde müvekkil avukatının görevini iyi bir şekilde yapmamasına dayanarak baroya şikayette bulunabilir. Genelde kaybedilen dava sonucunda müvekkil avukatının işini iyi yapmadığını ileri sürer ve avukatını suçlar. Bu durumda müvekkil baroya şikayette bulunmak istediğinde geçerli bir sebebe dayanmalı ve somut delillerle desteklemelidir. Baro ilgili avukat hakkında idari soruşturma başlatır.
Eğer yapılan bu şikayet geçerli bir sebebe dayanmıyorsa ve haksızsa avukat kişilik hakları saldırıya uğraması nedeniyle manevi tazminat talebinde bulunabilir.
“ Avukatın, haksız yere baroya ve savcılığa şikayet edilmesi manevi tazminatı gerektirir.” (Yargıtay hukuk genel kurulu, 2017/1372 E., 2018/1106 K.)

Avukatın haksız yere azledilmesi
Vekalet sözleşmesi, vekilin vekalet verenin lehine olacak şekilde bir işi görmeyi üstlendiği sözleşme tipidir. Vekalet sözleşmesi tek taraflı olarak hiçbir sebep belirtme gereği olmaksızın her zaman sona erdirilebilir. Sözleşmeyi sona erdirmede şekil şartı yoktur. avukatlık sözleşmesi vekalet sözleşmesinin özel bir görünümüdür. Müvekkil sebep belirtmeden istediği şekilde tek taraflı olarak avukatını azledebilir.
Burada önemli olan noktada yapılan azlin haksız olmamasıdır. Yapılan azlin avukata karşı haksız olmaması ve onu sıkıntıya düşürmemesi gerekmektedir. Avukatın azli avukatlık kanunu m.174’te düzenlenmiştir. Bu maddeye göre: “Üzerine aldığı işi haklı bir sebep olmaksızın takipten vazgeçen avukat hiçbir ücret isteyemez ve peşin aldığı ücreti geri vermek zorundadır.

Avukatın azli halinde ücretin tamamı verilir. Şu kadar ki, avukat kusur veya ihmalinden dolayı azledilmiş ise ücretin ödenmesi gerekmez.”
Eğer avukatın kusur ve ihmali olmaksızın haksız yere azil yapılmışsa vekalet ücretinin tamamı verilmek zorundadır. Yargıtayın görüşü de aynen bu şekildedir:
“avukatın kusur ve ihmaline dayalı olmaksızın haksız yere yapılan azil sonucunda, avukatın vekalet ücretinin tamamı, dava lehe sonuçlanıp kesinleşmiş gibi muaccel hale gelir” (yargıtay hukuk genel kurulu, 2017/634 E., 2021/59 K.,)
Taraflar arasında akdedilen sözleşmede vekalet ücreti belirlenmişse, ödenecek vekalet ücreti sözleşmede belirlenen ücret olacaktır. Eğer ücret belirlenmemişse avukatlık kanunu m.164’e göre ücret belirlenecektir.
“Davacılar, haksız azil nedeniyle sözleşmede kararlaştırılan avukatlık ücretinin tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali isteğinde bulunmuş; davalı ise, davacı avukatı haklı azlettiğini savunmuştur. Mahkemece, aldırılan bilirkişi raporu ile işin yürütülmesinde Avukatlık Yasası ve meslek kurallarına göre davacıya atfedilecek bir kusurun bulunmadığı ve davacının haksız olarak azledildiği, ancak sözleşmede yer alan dava sonucunda elde edilecek net alacak kavramı ile mahkemece karar verilecek miktarın mı yoksa kararın infazı neticesinde ele geçecek miktarın mı kastedildiğinin sözleşmeden anlaşılamaması gerekçeleriyle davacı lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmiş olduğu anlaşılmaktadır. Taraflar arasında düzenlenmiş 15.11.2010 tarihli Avukatlık Ücret Sözleşmesi’nde, Mahkemesi'nde görülmekte olan dava sonucunda, elde edeceğim net alacağın %12'sini ... avukatlık ücreti olarak ödeyeceğimi...” şeklinde düzenlemenin kararlaştırılmış olduğu görülmektedir. Bu durumda azlin haksız olduğunun kabul edilmesi halinde davacının talep edebileceği ücretin dosyadaki avukatlık ücret sözleşmesine göre belirlenmesi gerekirken, aksine düşüncelerle sözleşmenin geçerli olmadığının kabulü ile maktu vekalet ücretine karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.“ (Yargıtay 13. Hukuk Dairesi, E. 2015/2139, K. 2015/29991)
(yargıtay kararlarının tamamına bu sayfadan ulaşabilirsiniz)
Azra Şahinkaya
Kaynakça
